Strateji tahtasındaki Noel Baba


“ Soğuk savaş bitmişti. Amerika ve Rusya… İki eski güç odağı arasında yumuşak figürlü manüplatörler aracılığıyla düşük yoğunluklu yeni bir savaş başlamıştı. Azizlerden, katillere kadar hemen her kimlik bu örtülü savaşın yeni aktörleriydiler. Birinciliği Noel Baba’ya verdiler…”
Otuz iki kısım tekmili birden Noel Baba komedisinin kısa öyküsü...
Merkezi Antalya’da bulunan Noel Baba Vakfı, geçtiğimiz ay 2 bin 146 YTL tutarındaki borcunu ödeyemediği gerekçesiyle Antalya 7’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nce kapatıldı. Basında vakfın kapatılmasına ilişkin haberlerde kullanılan “bir komediye son verildi” türünden vurgular bazı çevrelerce manidar bulundu. Son on yıldır hem ulusal hem uluslar arası basında absürd açıklamalar ve eylemlerle gündeme gelen, zaman zaman diplomatik krizlere neden olan vakfın yapıp ettikleri hakkında kısa bir yakın tarih hatırlatması yapmakta yarar var. Zira bir reklam figüründen yola çıkarak, soğuk savaş dönemi sonrasında iki ayrı siyasi kutbu, ak sakallarını sıvazlayarak bir birine düşürme telaşını kırmızı yanaklarıyla gizlemeye çalışan bu arkaik şarlatanı daha uzun yıllar Noel Baba sanmaya devam edeceğiz.

Noel Baba Vakfı, 1993 yılından bu yana düzenlediği; “Noel Baba İle Dünya Barışına Çağrı” etkinlikleri boyunca katılımcılar tarafından yapılan “tuhaf” açıklamalarla ülke gündemine yerleşirken, etkinliklere dünyanın dört bir yanından gelen ilginç ve tartışmalı isimler soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Muammer Karabulut’un başkanlığını yaptığı vakfın, son dönemlerde keskin bir milliyetçiliğe soyunması da yaşanan komediye tuz biber oldu.
Fener Rum Patrikhanesi’nin Yunanistan’a taşınması için 28 Ekim 2005’te başlatılan imza kampanyasında da ön saflarda yer alan Muammer Karabulut, “ üç milyon imza topladık, amacımız beş milyon imzaya ulaşmak” diyerek basına demeçler verirken, geçtiğimiz yıllarda Noel Baba Vakfı tarafından düzenlenen Barış Şenliklerinde Fener Rum Patrikhanesinin yetkin isimleriyle bir araya gelmekten çekinmiyordu. Karabulut’un, 1993’te Prof. Hirisostomas Konstandini ve Prof. Tona Papas’ı, 1996’da Yakovas Sofraniyadis’i ve 1997’de de Patrikhanenin on iki üyeli Sensinod Meclisi’nden Myra Metropoliti Hristostomas Kalaycı’yı Demre’de düzenlenen şenliklerde ağırlamasının ardından, Patrikhanenin Yunanistan’a taşınması için imza toplaması, Noel Baba’nın siyaset sahnesinde yerini almaya başladığını işaret ediyordu.

Ak sakallı tonton dedenin siyaset pazarlığı!
İki yıl önce heykel kriziyle de gündemden düşmeyen Demre’deki Noel Baba Kilisesi, Rusya ile Türkiye arasında siyasi krize neden olmuş, Rusya lideri Putin’in Cumhurbaşkanı Sezer’e yazdığı mektupla krize son verilmişti. AB dayatmaları sürecinde Ekümeniklik tartışmalarının yoğun olarak yaşandığı ve Avrasyacılık projelerinin sıklıkla tartışıldığı son üç yıldır dini semboller gündemden düşmüyordu. Türkiye’de siyasi bir zemin yaratmaya çalışan Rusya, Rus Ortodoks Kilisesi aracılığıyla Noel Baba ve Anadolu’da yaşamış diğer Ortodoks Azizler üzerinden ilişki kurmaya çalışıyor, ABD ise, aleni olarak desteklediği Fener Rum Patrikhanesi aracılığıyla hem Rusya’nın arka bahçesi olan diğer Slav- Ortodoks ülkelerini etkisi altına almaya çalışıyor hem de Rusya’nın bölgedeki etkisini kırmaya çalışıyordu. Bu gerilimli süreçte, yaratılan efsanesiyle tüm dünyada tanınan Noel Baba’dan daha iyi bir sembol düşünülemezdi. Soğuk savaş dönemi sona ermişti ve sahne post-modern kimliklerin repliklerine hazırlanıyordu.

Dinler arası diyalogdan, üçüncü cinse uzanan yelpaze..
1991 yılında Antalya’da Almanca yayımlanan “Grün Magazin” adlı bir turizm dergisi çıkarmaya başlayan Karabulut, bu dergi sayesinde geliştirdiği ilişkileri, pratik zekası ve ülkenin değişken gündeminin de yardımıyla her dönemde adından söz ettiren bir kimlik olmaya başlar. Antalya Rehberler Derneği, çeşitli üniversiteler, ilahiyatçılar, dinler arası diyalog sözcüleri, tartışmalı Patara kazılarını yürüten Prof. Fahri Işık, her dönemin kültür bakanları, Antalya’nın ‘etkin’ turizmcileri, Rotary ve Lions kulüpleri, ülkede bulunan, bulunmayan hemen her dinin temsilcileri; Yahudi, Ermeni, Süryani, Kildani, Evangelist, Bahai ve adını bile duymadığımız bir çok mezhebin üyeleriyle girilen ilişkilerin sonucu olarak, Noel Baba, Karabulut’un elinde her kapıyı açan sihirli bir anahtara dönüşüveriyordu. Bir taraftan din sosuyla üzeri örtülen uluslar arası “Sivil Toplum” un sondajcılarıyla üst düzey ilişkiler kuruluyor, diğer taraftan da, her yılbaşı “Noel Baba Türk’tür” , “ Kemikleri geri getireceğiz” söylemleriyle her kesimden insanın sempatisi kazanılıyordu. Hatta bir ara öyle ileri gidilmişti ki, “ Saint Nicholaus’un Türk soylu, Oruz (Oğuz) boyunun Bakrat Klanı’ndan geldiğini, Hıristiyanlığı kabul ederek Samsun’un Çarşamba ilçesi ile Ordu’nun Perşembe ilçesi arasına yerleşen bir ailenin son çocuğu olduğunu, asıl adının da ‘Sarı Saltuk’ olduğunu; babasının Hıristiyan olmadan önce Şaman olduğu..” bile dile getirilmişti. Gündem yaratmanın ve reklamın kötüsü olmazdı. Dünyada, işine gelen her değeri bulup çıkaran, yoksa yapay hikayelerle sahte değerler üreten turizm sektörü de çok sevmişti Muammer Karabulut’u. Karabulut, yaptığı ilginç açıklamalarla Noel Baba’yı kılıktan kılığa sokuyor ve sektörün temsilcilerine “hikayeden” paralar kazandırıyordu.

Eşcinsel rahibeye barış ödülü..
Noel Baba Vakfı, 1993 yılından itibaren, her yıl farklı bir konu başlığıyla gerçekleştirdiği “Noel Baba ile Dünya Barışına Çağrı Etkinlikleri” nin 2005 yılı konusunu “Barış Yolunda Cinsel Kimlikler” olarak belirledi. 2006’ya girerken yine o bildik “tuhaf” tartışmalardan biri daha yaşanmıştı. Ödülün, Amerikalı eşcinsel hakları savunucusu rahibe Jeannine Garamick’e verileceğini açıklayan Muammer Karabulut yine manşetlerdeydi ve her durumda manşet olmanın meyvelerini topluyordu. Amerikalı rahibeye verilen barış ödülü öncesi basına yaptığı açıklamada; “ Üçüncü cinsiyet diye bir gerçek var. Bu konu, para karşılığı fuhuş yapan insanlarla karıştırılmamalı. Bu fizyolojik ve psikolojik tercihte bulunanlar arasında politikacısından bilim adamına, sanatçısından işadamına kadar toplumun her kesiminden insan var. Üçüncü cinsiyet, sonradan kazanılmış değil, doğal yaşamın getirdiği bir sonuçtur. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde yasalar bile yeniden düzenlenmeye başladı... Biz, bu barışa katkıda bulunmak amacıyla böyle bir organizasyona karar verdik.” diyordu. Önceki yıl da Yunanlı bir NATO subayı olan Christos Vafiadis’e barış ödülü vererek dünya barışına ‘yüksek’ katkılarını sunan vakıf, 2005 yılında da sansasyonel ödül verme geleneğini bozmayacaktı.

Noel Baba kılığında misyonerler geçidi!
Devlet düzeyinde 1981 yılından beri kutlanan ve her yıl bildik okul müsamerelerini aratmayan biçimde tekrarlanan Noel Baba şenlikleri, Muammer Karabulut’un 1993’te “etkin” bir biçimde duruma ‘müdahil’ olmasıyla hayli renklenir. Önceleri sıkıcı protokol konuşmaları, dünyanın değişik ülkelerinden gelen temsilcilerin ve çocukların katılımıyla, Demrelilerin “ilgisiz” bakışları arasında, protokole ve konuklara ikram edilen taze portakal suyu ve gözleme seramonisi eşliğinde kutlanan şenlikler, her yıl ilginç görüntü ve tartışmalara sahne olur. Bölgeye, önce turizmcilerin sonra da Noel Baba Vakfının ilgisinin artmasıyla birlikte TAÇ VAKFI’ da bu pastadan payını almakta gecikmez. Sembolik Noel Baba ve çocukların koşuşturmaları arasında Demre sokaklarında, onlarca ülkeden yüzlerce misyoner cirit atmaya başlar. Öyle ilginç kişilikler vardır ki konuklar arasında, ‘Primsky Köyü Cami İmamı’ndan tutun da; ‘Kalmukya Harp Malülleri Başkanı’ na ve ‘Doğu Anadolu Latin Katolikler Ruhani Reisi’ne kadar akıllara zarar çeşitlilikte kimlik, Noel Baba kılığında bir araya gelir. Tabii, katılımcılar adını saydığımız kimliklerle sınırlı değildir. Karabulut’un kutlamalara dahil olduğu 1993 yılından bu yana ülkede adı hep ‘kimlik’ ‘dinler arası diyalog’ ve ‘siyaset’ tartışmalarıyla anılan ünlü dini liderler başta olmak üzere yüzlerce isim bir araya gelir: “Harry Ojalvo: 500. Yıl Vakfı, Samuel Akdemir: Süryani Kadim Patrikliği Horiepiskoposu, Nedim Yahya: 500. Yıl Vakfı Koordinatörü, P. Gerardo Cıoffari: Aziz Nikolaus Enstitüsü Yöneticisi, İtalya /Bari, Niso Esinli: T.C. Hahambaşılık İcra Kurulu Azası, Prof. Dr. Hirisostomas Konstandinidi: Fener Rum Patrikhanesi, Prof. Dr. Tona Papas: Fener Rum Patrikhanesi, Yusuf Çetin: Süryani Kadim Cemaati Ruhani Reisi ve Patrik Vekili, Mesrop M. Mutafyan: Türkiye Ermeni Patrik Vekili ve Ruhani Reisi Kurul başkanı, Birigit Lesjak: Graz Üniversitesi, Avusturya – Aziz Nikolaus Araştırmacısı, Dr. Kemal Osman Bek: Suriye, Dr. Abdulhadi Plaazzi: İtalya İslam Enstitüsü Direktörü, Prof. Dr. Nahum Rakover: İsrail, Ruggergo Francehini: Doğu Anadolu Latin Katolikler Ruhani Reisi, ismet Kazım: Suudi Arabistan, Dr. Selahdin Jeferawi: Almanya İslam Konseyi Başkanı, Yakovas Sofraniyadis: Fener Rum Patrikhanesi, Mesut Merter: Türkiye Bahai Topluluğu, Hristostomas Kalaycı: Fener Rum Patrikhanesi, Tehoumatov Vlademir: Kalmukya Rus Kazakları Laması, Ostapenko Vlademir: Kalmukya Piskoposu, Ilioumjinov Nikolai: Kalmukya Harp Malülleri Başkanı, Sultan Ahmet Karalaev: Primsky Köyü Cami İmamı, Catriona Lynch: Kuzey İrlanda Çocukları Adına, Kerim Güzeliş: Süryani Kadim Yönetim Kurulu Adına, Tümgeneral Christos Vafiadis: Yunanistan (NATO), Prof. Dr. James Taylor: ABD, Vanya Sıshkova: Sliven Kültür Müdürü-Bulgaristan, Azamat Oltu: Nijerya, Dr. Susan Merter: Türkiye Bahahi Toplumu Genel Sekreteri, Nam Chul Hee: G.Kore Noel Baba Vakfı, Hristina Chokolova: Sliven Valisi-Bulgaristan, İntisar Sirelhatim: Sudan, Prof. Dr. Kim Yoo Hyuk: G.Kore ve Hafke Punk: Hollanda” gibi isimler, bu süreçte törene katılanlardan yalnızca bir kaçıdır.

Etkili azınlıklar!
Muammer Karabulut’un konuklarından sadece bir kısmını hatırlamak yeterli olsa da, içlerinden bir kaçına daha yakından bakmak, Noel Baba’nın ülkenin bacasından ne getireceğini görmek açısından yararlı olabilir. Türkiye Yahudileri üzerine yazdığı kitaplarla ve “Türkiye’de bir buçuk milyon Yahudi kökenli Türk vardır” açıklamalarıyla gündeme gelen Yahudi cemaatinin etkin isimlerinden Harry Ojalvo’dan tutun da, Bush’un “özel” isteğiyle ABD Dışişleri Bakanlığı Kamu Diplomasisinden sorumlu müsteşar Karen Hughes ve bir çok cemaat temsilcisiyle birlikte özel görüşmelerde bulunan, Süryani Cemaati Ruhani Lideri Yusuf Çetin’e, Fethullah Gülen Cemaatine en yakın akademisyenlerden biri olan Prof. Niyazi Öktem’den, kuyum ve mücevherat işiyle ünlü azınlıklara kadar uzayıp giden her gruptan zengin bir liste vardır ve artık ülke sınırlarını aşmanın zamanı gelmiştir.

Dışarıdan gelen kaynakla dünyaya açılma zamanı..
Her çıkar grubunun kendi işine geldiği gibi kullandığı Noel Baba ikonu, ülkeler ve siyaset üstü kimliklere büründürülerek, uluslar arası sivil projecilerin ‘Truva Atı’ olma işlevini dikkat çekmeden ve üstelik devletin ve halkın sempatisini de ekleyerek sürdürürken, Karabulut, geçtiğimiz yıl basına verdiği demeçlerde, “ dünyaya açılma” zamanının geldiğini dile getiriyordu: “ Noel Baba Vakfı, 7 ülkedeki vakıflardan sağlanacak kaynakla Saint Nicholas Kilisesi'ni restore ettirmek için Antalya Valiliği'ne başvurdu. Noel Baba Vakfı Başkanı Muammer Karabulut, Demre'deki Saint Nicholas Kilisesini restore etmek ve çevresini düzenlemek için Antalya Valiliği'ne başvurdu. Devletten sadece teknik yardım istediklerini belirten Karabulut, Yeter ki bize izin verilsin, iki yılda tamamlar, teslim ederiz... Maddi kaynak, Bulgaristan ile Güney Kore'de kurulan, hazırlıkları Almanya, Avusturya ve İsviçre'de devam eden Noel Baba Vakıfları'nın dayanışmasıyla sağlanacak. Vakıf, Belçika ve Rusya’da da açılacak. Bu vakıflardan sağlanacak gelirle Noel Baba Kilisesi restore edilecek..."

Osmanlı döneminde bir Rus prensi tarafından restore ettirilen kilisenin, Cumhuriyet döneminde de birkaç kez onarım gördüğü biliniyordu. Oysa bu kez durum farklıdır; Moon tarikatı ve post-modern dinsel siyasetin para muslukları, denetimsiz biçimde çalışan ve ülkede adeta Noel Baba sayesinde “dokunulmazlık” zırhına bürünen gruplara sonuna kadar açılacaktır. Yeter ki borularından “teslimiyet” damlayan bu para vanalarına uygun kanallar bulunsun.
Dinler arası yetki krizi..
Noel Baba ve onun bir türlü sonuca bağlanamayan kimliği ile ilgili tartışmalar sürerken, bu tartışmalara malzeme yetiştirmekte pek mahir olan Karabulut’un düzenlediği etkinliklere katılan azınlık mensuplarının da yetki karmaşası yaşamalarına neden olur. Kutlamaların gediklilerinden olan Yahudi cemaatinden Harry Ojalvo’nun, Noel Baba etkinlikleri çerçevesinde 6 Aralık 2004 tarihinde bazı radyo ve televizyonlarda yaptığı konuşmalar, Türkiye Hahambaşısı Isak Haleva’yı, Muadili Fener Rum Patriği Bartholomeos’a resmi bir açıklama yapmak zorunda bırakır. Haleva’nın, 7 Aralık 2004 tarihli açıklaması aynen şöyledir:
“ Sayın I. BARTHOLOMEOSİstanbul – Rum PatriğiFener – İstanbul6 Aralık 2004 Pazartesi günü bazı radyo ve televizyon yayınlarında, 7 Aralık günü ise bazı gazetelerde yer alan bir haberde Noel Baba Vakfı tarafından düzenlenmiş olan Noel Baba Dünya Barışı’na Çağrı Etkinlikleri çerçevesinde Harry Ojalvo adlı bir dindaşımızın vermiş olduğu beyanatlarda kendisinin Musevi Hahamlığını temsil ettiği yer almıştır.Söz konusu Sayın Harry Ojalvo’nun Türkiye Hahambaşılığı ve Türk Musevi Cemaati Yönetimini temsile yetkili olmadığını bilgilerinize sunarız.SaygılarımızlaIsak HALEVA- Türkiye Hahambaşılığı”

Rus Patriğine derin siyasi davet
Muammer Karabulut’un ve onun yandaşlarının baş döndürücü eylemleriyle perdelenen Noel Baba piyesi, yetkililerin de bu oyuna dahil olmasıyla uzun yıllar sürdü. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i bile Noel Baba kılığına sokmayı başaran vakıf, Demre’deki kiliseyi 13 yılda yüzlerce kânaat önderi ve dini liderin arenası haline getirdi. Museviler, Budistler, Türkiye Süryani Kadim Cemaati, Latin Katolikleri, Türkiye Ermeni Patrikhanesi, İstanbul Rum Kilisesi, Moskova ve Bütün Rusya Ortodoks Patrikhanesi, Anglikan Kilisesi, ABD Bord Heyeti, Bulgaristan Ortodoks Kilisesi, Evangelistler, Fethullah Gülen cemaati ve Bahailer’in cirit attığı Noel Baba kilisesinin koridorları güç dengelerinin çağrışma alanı haline getirilirken, Rus Patriği II. Alexiey’in Türkiye’ye davet edilmesi öneriliyordu. Akşam yazarı Güler Kömürcü, 2005’in ilk günlerinde Rum Patrikhanesi önünde Fatih kılığında eylem yapan Büyük Hukukçular Birliği grubunun lideri avukat Kemal Kerinçsiz’i telefonla arıyor ve eylemi estetik bulmadığı söylüyor ardından aralarında şu konuşma geçiyordu: "Sayın Kerinçsiz'e sordum, 'peki ama daha derin arka planlı-uluslar arası mesajı olan organizasyonlar yapılamaz mı? Ortodoks dünyası tek bir yapı değil ki, kendi aralarında ciddi çekişme var, kamuoyumuz bilmiyor, mesela; Amerikalıların da bizzat sahip çıktığı bizim (!) Bartholomeos'un bu siyasi çabaları-kendini dünya Ortodokslarının dini lideri ilan etmesi diğer tarafta tam 300 milyon Rus Ortodoksu çok rahatsız ediyor ve Ruslar Bartholomeos'un Ekümenikliğini tanımıyorlar. O halde bizim gibi Bartholomeos'un liderliğini reddeden Moskova'daki Rus Ortodoks Patriği II. Alexiey ile neden Türkiye'de bazı kesimler daha sıcak ilişkiler geliştirmesin ki? (en iyi barış şahinlerle yapılır derler) Bir panel aracılığıyla, Rus Ortodoks Patriği, Başkan Putin'in de çok değer verdiği 2.Alexiey'in İstanbul'a davet edilmesi sağlanabilir, bu daveti ancak Dışişleri Bakanlığı ya da Cumhurbaşkanlığımız yapabilir, Hukukçular Birliği sivil toplum örgütü olarak bu çerçevede bir organizasyona zemin hazırlayabilir. 300 milyon Ortodoksun temsilcisi Patrik 2.Alexiey ile neden daha sıcak ilişki kurmayalım?' Sayın Kerinçsiz bu çerçevede derhal gereken girişimlere-araştırmalara başlayacaklarını belirtti." *

Şimdi oyun bitti. Noel Baba Vakfı Kapatıldı. Kapatılma gerekçesi kimseyi tatmin etmedi. Bir kenara not edin, iki üç ay içinde bu kadim piyes yeniden sahnelenecek; Noel Baba’nın yeni kılıklarla size hazırladığı oyunu izleyeceksiniz. Siz yılbaşı gecelerinin çılgın Noel Baba’larını, biz de soğuk savaş sonrasının manüplatör, kamuoyu yapıcı Noel Baba’larını izleyelim. Sonrasında nasıl bir oyun izleyeceğimizi de zamanı gelince anlatırız.


* Güler Kömürcü: Akşam Gazetesi-10 Ocak 2006

Yorumlar

Popüler Yayınlar